25 Eylül 2008 Perşembe

Meme Kanseri Tanı, Takip ve Tedavisi

Meme Kanseri Nedir?

Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, yukarıda tanımladığımız şekilde, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir.

Meme Kanseri Risk Faktörleri Nedir?

Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme kanserinin daha sık görüldüğünü biliyoruz. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerinin taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar.

Meme kanserine yakalanma riskini artıran faktörleri kısaca şu şekilde sayabiliriz;

  • Yaş: İleri yaş önemli bir risk faktörüdür. Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların % 70'i, 50 yaş üzerindedir. Diğer bir deyimle, yaşı 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50 yaşın altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır. Bu nedenle, 50 yaş üzerindeki her kadın, mutlaka yılda bir defa hekime baş vurarak muayene olmalı ve mamografi dediğimiz meme filmini çektirmelidir.

  • Kişisel meme kanseri hikayesi: Daha önce meme kanseri geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır. Ailede meme kanseri hikayesi: Aile yakınları arasında meme kanserine yakalanmış kadınların, meme kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır. Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat daha fazladır. Bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Bu şekilde sorunları olan kadınlar, meme kanseri genetik danışmanlığının yapıldığı kliniklere baş vurarak risklerini hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa, genetik testi yaptırmalıdırlar. Vakfımız polikliniğinde bu hizmet verilmektedir.

  • Daha önce meme biopsisi yapılmış olması: Memede bir kitle nedeni ile biopsi yapılmış ve iyi huylu bir tümör saptanmış olabilir. Bazı kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir. Örneğin, yapılan bir biopside, çıkartılan kitlenin patolojik incelemesi sonucu atipik hiperplazi tanısı konmuş kadınlarda ( bu tamamen iyi huylu bir tümördür), meme kanseri gelişme oranı normal kadınlara göre daha fazladır.

  • Fertil çağ süresi: Adet görmeye erken başlanması, menepoza geç girilmesi, fertil çağı uzatmaktadır. Bu sırada kadın daha uzun süre östrojen hormonu etkisi altında kalmakta, meme kanseri gelişme riski artmaktadır. Erken menopoza giren kadınlarda hormon tedavisi yapılmıyor ise, meme kanseri riski önemli ölçüde azalmaktadır. Elli yaşından sonra adet görmeye devam eden kadınlarda, meme kanserine yakalanma riski az da olsa artmaktadır.

  • Doğurganlık hikayesi: İlk çocuğu doğurma yaşı önemlidir. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir

  • Sosyoekonomik seviyenin yüksekliği: Varlıklı, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan kadınlarda, meme kanseri görülme oranı daha fazladır. Bu ailelerin kızları daha iyi beslendikleri için daha erken gelişmekte ve erken yaşta adet görmeye başlamaktadır. Ayrıca bu çocuklar büyüdükleri zaman eğitim ve iş nedeni ile daha geç evlenmekte ve daha geç çocuk sahibi olmaktadırlar. Bu nedenlere bağlı olarak fertil çağın erken başlaması, geç doğurma gibi nedenler sebep olarak sayılabilir. Ayrıca bunların dışında başka faktörler de rol almaktadır.

  • Östrojen hormonu tedavisi görenler: Menopoz nedeni ile uzun süre östrojen tedavisi ( 10 yıldan fazla) gören kadınlarda, meme kanseri oranı artmaktadır. Fakat, hormon tedavisi almayan kadınlarda da, kalp hastalıklarında ve osteoporoz gibi sorunlarda artış ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, menopoz yakınmalarının azaltılması amacı ile, östrojen verilmesi önerilebilir fakat, mutlaka bir hekim kontrolü altında yapılmalıdır.

  • Doğum kontrol hapı kullanılması: Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte hafif bir risk artışı olduğu ileri sürülmektedir. On yıl önce doğum kontrol hapını bırakmış olan kadınlarda ise, bu risk tamamen ortadan kalkmaktadır.

  • Alkol kullanılması: Fazla alkol alan kadınlarda, almayan kadınlara göre risk nispeten artmaktadır. Günde 3 bardak yüksek dereceli alkol içen bir kadının meme kanserine yakalanma riski, hiç içmeyen kadına göre 2 kat daha fazladır. Alkol alımının günde bir kadeh ile sınırlandırılması önerilmektedir.

  • Sigara: Sigaranın kesin bir etkisi gösterilememiştir. Fakat, genel sağlığı etkilediğinden dolayı bırakılması önerilmektedir.

  • ?işmanlık ve yağlı beslenme: Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığı gözlenmiştir. Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınmasının bu riski artırdığı ileri sürülmüştür.

Meme Kanseri Riski Azaltılabilir Mi?

  • Egzersiz: Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm kadınlara önerilmektedir.

  • Beslenme: Meme kanseri ile beslenmenin önemli ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Günlük gıda alımına C vitamini, betakaroten gibi antioksidanların eklenmesinin koruyucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.

  • Kısaca, şişmanlığın azaltılması, alkol alınıyorsa bırakılması. Hafif egzersiz yapılması(haftada 4 saat tempolu yürüyüş), Sebze ve meyvenin bol tüketilmesi, gibi basit önlemler ile meme kanseri riski % 30-40 oranında azaltılabilmektedir.

Meme Kanseri Önlenebilir Mi?

Henüz meme kanserini kesin önleyen bir yöntem henüz yoktur. Günümüzde bilinen tek yöntem, erken tanıdır. Erken tanı sayesinde, meme kanserinin getirdiği sorunlar büyük oranda çözülebilmektedir. Bu sayede hastalığın toplumda yaptığı hasar en aza indirilebilir, yaşam süresi ve kalitesi önemli ölçüde arttırılabilir.

Erken teşhis için bilinen en iyi ve etkili çözüm, kadınların risk durumlarına göre belirlenmiş olan muayene ve tetkik protokollarının uygulamasıdır.

Meme Kanseri Nasıl Erken Tespit Edilebilir?

Meme kanserinde erken teşhis yöntemleri, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre değişmektedir. Bu risk faktörlerinin arasında en başta yaş gelmektedir. Daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmesine rağmen, ilerleyen yaş gruplarında bu risk artmaktadır. Bu nedenle ilerleyen yaş gruplarında erken teşhis için alınması gereken önlemler, daha erken yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir. Yirmi yaş üzerindeki kadınlar, her ayın belirli bir döneminde kendi kendilerini muayene etmelidirler. Bu muayene sırasında meme dokusunda farklılık olup olmadığı araştırılır. Eğer bir değişiklik tespit edilirse derhal bir hekime baş vurulmalıdır. Bir değişiklik saptanmasa bile, üç yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmelidirler.

Kırk yaşına gelen kadınların, kendi yaptıkları periyodik muayeneye ek olarak her yıl bir kez hekim tarafından muayene edilmeleri gereklidir. Ayrıca her yıl veya iki yıl ara ile mamografi çektirmeleri gereklidir.

Elli yaşından sonra, kadınlar kendilerinin periyodik muayenelerine ve her yıl bir defa hekim muayenesine devam etmeli ve mamografi dediğimiz meme filmini her yıl çektirmelidir.

Kadınlar Kendilerini Nasıl Muayene Etmelidir?

Erken teşhis için her kadının ayın belirli bir günü kendisini muayene etmesi gerekir. Her ay kendisini düzenli olarak kendisini muayene eden bir kadın, memesinde ortaya çıkan bir kitleyi çok daha erken fark eder. Kadınlara kendilerini muayene etmesini öğreten çeşitli kitap ve broşürler var. Fakat bu çoğunlukla yetersiz kalmaktadır. Meme muayenesini öğreten silikon meme kiti ve video filmleri de bulunmaktadır.

Aşağıda değişiklikler fark edildiğinde, gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır:

  • Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle,

  • Meme derisinde kalınlaşma, şişme, renk değişikliği,

  • Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara olması,

  • Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması,

  • Memenin şeklinde değişiklik,

  • Meme başlarının pozisyonlarında değişiklik,

  • Meme başında ortaya çıkan akıntı.

Mamografi Nedir?

Mamografi, düşük dozda çekilen bir meme röntgen filmidir. Memede, muayene ile saptanamayacak kadar küçük anormalliklerin tespit edilmesi amacı ile çekilir. Mamografinin gerçek değeri budur. Çünkü, bu sayede, hastalık muayene ile tespit edilebilecek safhadan önce saptanır. Bu nedenle kesin hayat kurtarıcıdır. Kırk yaşını geçen kadınlar her yıl veya iki yılda bir mamografi çektirmeli ve her yıl uzman bir hekime meme muayenesi olmalıdır. Elli yaşını geçen kadınlar ise her yıl mamografi çektirmeli ve hekime muayene olmalıdır.

Mamografi Ne Zaman Çektirilir?

Mamografi çekilirken meme, iki tabaka arasında birkaç saniye hafifçe sıkıştırılır. Bu nedenle memelerin en az hassas olduğu zamanda mamografi çekilmesi, özellikle memeleri hassas kadınlara önerilmektedir. Adet bitimini takip eden hafta, memelerin hassasiyetinin en az olduğu zamandır. Ayrıca adet bitimini takip eden hafta, hormonal nedenlerle memelerin şişliği en alt düzeydedir ve bu sırada daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu sebeplerden dolayı herhangi özel bir durum olmadıkça, mamografi çekiminin, adetin bitimini takip eden haftada yapılması önerilmektedir.

Mamografi Çektirmeye Giderken Nelere Dikkat Etmeli?

Mamografi çekilirken belden yukarısı çıplaktır. Bu nedenle çekime gelirken iki parça elbise giyilmesi önerilir. Bu sayede çekim sırasında belden üstü kolaylıkla çıkartılabilir. Filmi etkileyebileceğinden, koltuk altlarına deodorant, talk pudrası, losyon gibi şeyler sürülmemelidir.

Memede Bir Kitle Tespit Edildiğinde Ne Yapılmalı?

Memede bir kitle tespit edilince bunun kanser mi, yoksa başka bir hastalık mı olduğu araştırılmalıdır. ?unu önemle vurgulamak gerekir ki, memede saptanan her kitle kanser değildir. Bu nedenle, memede şüpheli bir kitle saptanınca, hemen korkup telaşlanmaya ve paniğe kapılmaya gerek yoktur. Memede bir kitle saptandığında, bir hekime başvurarak daha ileri tetkiklerin yapılması gereklidir.

Meme Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

Son yıllarda meme kanseri tedavisinde oldukça önemli gelişmeler olmuştur. Bir çok tedavi olanakları ortaya çıkmıştır. Bu olanaklar, önemli ölçüde, hastalığın saptandığı safhaya göre değişir. Hastalık ne kadar erken safhada saptanırsa tedavi olanağı ve seçeneği o kadar fazla olmaktadır.

Meme kanseri tedavisi, günümüzde, uzmanlardan oluşan ekiplerce yapılmaktadır. Böyle bir ekip içinde cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog, psikolog, plastik cerrah, fizyoterapist gibi, tıbbın değişik dallarından bir araya gelmiş ve özellikle çalışma alanları meme kanseri üzerinde yoğunlaşmış hekimler bulunur.

Meme Ameliyatları Nelerdir?

Günümüzde meme kanserinin tedavisinde, cerrahi girişimin birkaç farklı uygulaması vardır. Bu uygulamalar temel olarak, memenin alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin tümünün çıkartılmasına yönelik olanlar olarak iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunlara ek olarak da, alınan memenin yerine, plastik cerrahi teknikler ile yeniden meme rekonstrüksiyonu yapılması ameliyatları vardır

Kemoterapi Nedir?

Kanser hücrelerini öldürücü ilaçlarla yapılan tedavidir. Bu ilaçlar ağızdan veya damardan verildikten sonra tüm vücuda yayılır. Genellikle, aynı anda birkaç ilaç birlikte verildiğinde daha etkili olduklarından, değişik kombinasyonlar halinde verilirler. Kemoterapi, belirli bir süre verilir ve sonra ara verilir. Bu aralarda hastanın kendisini toparlaması sağlanır. Daha sonra tekrar bir süre ilaç verildikten sonra ara verilir. Bazı olgularda lokal olarak yapılan cerrahi tedaviye ek olarak, ilaç tedavisi de eklemek gerekebilir. Hastalarda cerrahi tedavi sonrası yapılan tetkiklerde, herhangi bir bölgede kanser kalmamış olsa bile, koruyucu önlem olarak bir süre ilaç tedavisi yapılabilir. Bu tedaviye adjuan kemoterapi denir.

Hormon Tedavisi Nedir?

Bazı meme kanseri hücreleri, içerdikleri hormon reseptörleri (algılayıcıları) aracılığı ile dişilik hormonu olan östrojene duyarlı olabilir. Yani, östrojen hormonu bu kanser hücrelerinin büyümelerine ve artmalarına neden olabilir. Hormon tedavisinde amaç, bu şekilde östrojen reseptörü içeren ve bu hormona duyarlı olan kanser tiplerinde, östrojen etkisinin ortadan kaldırarak kanserin gelişmesinin önlenmesidir. Bu amaçla günümüzde kullanılan ilaç, tamoxifendir. Tamoxifen tedavisi, genellikle en az iki yıl ve en fazla beş yıl sürmektedir.

Işın Tedavisi (Radyoterapi) Nedir?

Işın tedavisi, meme bölgesine ve koltuk altına uygulanarak, cerrahi girişimden sonra kalma olasılığı olan kanser hücrelerinin öldürülmesini sağlamak amacı ile yapılır. Bu tedavinin de, diğer tedaviler gibi bazı yan etkileri vardır. Bu tedaviyi gören kadınların çoğu halsizlikten yakınırlar. Memede şişme ve ağırlık hissi ortaya çıkabilir. Bu yan etki yaklaşık bir yılda kendiliğinden kaybolur. Tedavi edilen bölgedeki deri, güneş yanığı rengini alabilir. Bu da yaklaşık bir yıl içinde azalır.

Erkeklerde Meme Kanseri Görülür Mü?

Kadınlara kıyasla daha az görülmekle birlikte, erkeklerde de meme kanseri görülebilir. Her 100 meme kanserinden birisi erkeklerde görülür. 1993-1997 yılları arasında, erkeklerde görülen meme kanseri oranı % 50 artış göstermiştir. Bu nedenle erkeklerin de bu konuda duyarlı olmaları gereklidir.

Dünyada Meme Kanseri Görülme Sıklığı Nedir?

Meme kanseri bir çok ülkede, kadınların en korkulu sağlık sorunu olma özelliğini taşımaktadır. Günümüzde ABD' de, sekiz kadından birisi meme kanserine yakalanmaktadır. Bu oran Avrupa ülkelerinde on kadında birdir. Meme kanseri ile ilgili sayıları şu şekilde sıralayabiliriz;

1950-1970 yılları arasında ABD' de, 1milyon kadın meme kanseri nedeni ile hayatını kaybetti. Bu sayı ABD'nin 2. Dünya savaşı, Kore ve Vietnam savaşlarında kaybettiği insan sayısından fazladır. 1998 yılında Avrupa'da 1 milyon kadın, meme kanserin nedeni ile tedavi görmektedir. 2000 yılında dünyada 1 milyon kadına, yeni meme kanseri tanısı konacaktır. Dünyada her 11 dakikada 1 kadın, meme kanseri nedeni ile hayatını kaybediyor. Dünyada her 3 dakikada 1 kadına, yeni meme kanseri tanısı konuyor.

Türkiye’de Meme Kanseri Görülme Sıklığı Nedir?

Türkiye' de sağlıklı bir istatistik bulunmuyor. Gerek beslenme, gerekse iklim açısından, ülkemiz şartlarına yakın sayabileceğimiz bir Akdeniz ülkesi olan İtalya istatistiklerini ülkemize uyguladığımızda, Türkiye' de her yıl 30 bin kadın meme kanserine yakalanmaktadır.

Sayılar soyut kavramlar oldukları için fazla bir anlam taşımayabilir. Fakat bir an durup düşünürsek, yakın çevremizde, akraba ve dostlarımız arasında, bu sorun ile karşılaşmış birkaç tanıdığımızı, mutlaka anımsayacağız. Sorunun hiç de sandığımız kadar bizden uzak olmadığını, güç de olsa kabul etmeliyiz.

Dünyada Meme Kanseri Artış Gösteriyor Mu?

Hastalığın diğer bir özelliği de, görülme sıklığının artıyor olmasıdır. Kırk yıl önce 1960 yıllarında, ABD' de yirmi kadından birisinde meme kanseri görülürken, günümüzde sekiz kadından birisinde meme kanseri görülmektedir. Hastalığın gösterdiği bu artış, tüm gelişmiş batı ülkelerinde izlenmektedir. Meme kanseri görülme oranı artış göstermekle birlikte, teknolojik gelişme ve erken tanı olanaklarının artmasına bağlı olarak, meme kanseri ölüm oranı aynı kalmıştır, artmamıştır.

Meme Kanserinden Ölüm Oranı Yükseliyor Mu?

Batı ülkelerinde sivil toplum örgütlerinin çalışmaları ve hükümetlerin sağlık politikaları sonucu, meme kanseri ile ilgili toplum bilinci oldukça yüksek seviyede gelişmiştir. Bunun sonucu erken tanı olanakları yaygın olarak kullanıldığı için, meme kanserine bağlı ölüm oranı düşük kalmaktadır.

Türkiye' de ise, bu konudaki toplum bilinci yeterince gelişmemiştir. Erken tanı olanakları yetersizdir. Bu olumsuzlukların sonucu, Türk kadını meme kanseri konusunda çağdaş erken tanı olanaklarından mahrum olduğu için, tanı çok geç konulmaktadır. Hastaların büyük bir çoğunda, ilk tanı sırasında çok geç kalındığı için,uygulanacak tedavi seçenekleri fazla olmamaktadır.

Meme Kanseri Toplu Taraması Nasıl Yapılır?

Mamografi, memenin röntgen filminin çekilerek, kanserin erken dönemde saptanmasına yardımcı olan bir yöntemdir. Bu yöntem ile, toplumda belirli bir yaşın üstündeki tüm kadınların meme filmi çekilerek, meme kanseri erken safhada yakalanmaya çalışılır. Bu şekilde toplumda meme kanseri taramasının yapılabildiği mamografiye, tarama mamografisi denir.

Tarama mamografisi, dünyada en yaygın kullanılan meme kanseri erken tanı yöntemidir. Amerikan Kanser Enstitüsü, 40 yaş üzerindeki her kadının, yılda bir defa mamografi çektirmesini ve uzman bir hekim tarafından muayene edilmesini önermektedir. Türkiye'de gelişmiş teknolojik donanımlı mamografi merkezlerinin sayısı sınırlıdır. Bu aygıtların kalibrasyonu düzenli olarak yapılmamaktadır. Filmi çeken teknisyenlerin eğitim düzeyleri yeterli değildir. Bu filmi okuyup değerlendiren bir radyoloji uzmanın deneyimli olabilmesi için, yılda en az 8 bin mamografi filmini değerlendiriyor olması gereklidir. Türkiye'de tüm bu özellikleri taşıyan tanı merkezi sayısı oldukça azdır.

Meme Kanseri Tedavisini Kim Yapar?

Meme kanserinin tedavisi, günümüzde multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Hastanın ilk ameliyatını yapan cerrah, ilaç tedavisini uygulayan onkolog, ışın tedavisini uygulayan radyasyon onkoloğu, teshisin konulmasında kilit rol alan patolog ve plastik cerrah mutlaka bir ekip çalışması içinde birlikte hastayı ele almalı ve hastanın tedavisini birlikte planlamalıdır. Bu hekimler meme kanseri konusunda yeterince bilgili ve uzmanlaşmış olmalıdır. Alınan memenin yerine, rekonstrüksiyon yapılarak hastaların bedensel kayıplarının en aza indirilmesi, çağdaş meme kanseri tedavisinin ayrılmaz parçasıdır. Bu nedenle plastik ve rekonstrüktif cerrahi, bu ekip içinde yerini almalıdır. Ameliyat sonrası erken dönemde kol ve omuz hareketlerinin kazanılmasında, geç dönemde kolun şişmesi şeklinde seyreden lenfödem tedavisinin yapılmasında, fizik tedavi ve rehabilitasyonun önemi çok büyüktür. Meme kanseri sadece hastayı değil, çevresindeki insanları da psikolojik olarak önemli ölçüde etkileyen bir sosyal bir sorundur. Böyle bir ekip içinde psikolojik desteği sağlayan psikoloğun bulunması, mutlaka gereklidir. Hastaların hemen tümü büyük bir bilgi açlığı içindedir. Özellikle beslenme konusunda kendileri yeterince bilgilendirilmemektedir. Ekip içinde bulunan bir diyet ve beslenme uzmanı, bu açığı kapatacaktır. Bu ekiplerin birlikte çalıştığı meme poliklinikleri, gelişmiş ülkelerin çoğunda vardır. Yapılan bilimsel araştırmalar, meme kanseri hastalarının, bu konuda uzmanlaşmış kliniklerde tedavi görmeleri ile, çok daha başarılı sonuçların alındığını göstermiştir.

Meme Protezi Nedir?

Meme ameliyatı olmuş ve plastik rekonstrüksiyon yapılmamış kadınlar, beden görümlerini korumak amacı ile protez meme kullanmaktadır. Batı ülkelerinde bu konuda eğitimli protez hemşireleri, hastanın ölçülerini almakta ve uygun protezin seçimine yardımcı olmaktadır. Bu hizmet, eğitim ve deneyim gerektirmektedir. Ülkemizde bu protezlerin satışı, sıradan satış elemanlarınca yapılmakta ve ülke alım gücünün çok üzerinde ücret istenmektedir. Uygun bir organizasyonla, bu sorun çözülebilir ve ücret üçte bire düşürülebilir. Bu sayede hizmet toplumun tüm kesimlerine yayılabilir.

Meme Kanserine Yakalanma Riskleri

Pek çok faktör kadınların meme kanserine yakalanma riskini etkileyebilir, ancak bu faktörlerden bir yada bir kaçına sahip olmak, o kadının meme kanseri olacağı olacağı anlamına da gelmez. Meme kanseri risklerinden birini yada bir kaçını taşıyan kadınların bir kısmı hiç kanser gelişimi göstermezken, meme kanserine yakalanan kadınların çoğunluğu görünürde hiç bir risk faktörünü taşımamaktadır. Bu risk faktörlerinden birini taşıyan kadının hastalanması durumunda o risk faktörünün meme kanserinin gerçek sebebi olduğunu ispat etmenin de bir yolu yoktur.

Meme kanseri risk faktörleri genetik ve yaş gibi değiştirilemeyen ve yaşam tarzı gibi değiştirilebilen öğeleri kapsar.

Kadınlar meme kanseri için risk taşıyıp taşımadıklarını nasıl belirleyebilirler?

Aile tarihçesi, ırk, ilk adet yaşı, çocuk sayısı gibi pek çok faktör kadınların meme kanseri için yüksek risk taşıyıp taşımadığını belirler. Aşağıdaki sorulara verilen cevaplar meme kanseri riskinin belirlenmesine yardımcı olabilir.

  • İlk adetinizi 12 yaşından önce mi gördünüz?

  • İlk çocuğunuza 30 yaşından önce mi sahip oldunuz?

  • Anneniz veya varsa kız kardeşiniz meme kanseri hastası mı?

  • Meme kanseri olmuş kızınız var mı?

  • Daha önce hiç göğüs biopsisi yaptırdınız mı?

  • Bu biopsilerinizin sonucunda kanser öncesi hücrelere rastlandı mı?

  • Bu biopsilerinizin sonucunda erken (yayılmamış) kansere rastlandı mı?

Yaş:

Kadınlar yaşlandıkça meme kanserine yakalanma riskleri artar. Yaklaşık olarak meme kanserine yakalanmış kadınların %77 si tanı konma aşamasında 50 yaşın üzerindedir. 20 ila 29 yaşları arasında meme kanserine yakalanmış kadınlar toplam meme kanseri hastalarının yanlızca binde 3 ü nü oluştururlar.

30 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 2,212 de 1
40 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski 235 de 1
50 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski54 de 1
60 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski23 de 1
70 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski14 de 1
80 yaşından önce meme kanserine yakalanma riski10 de 1
Hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riski8 de 1

Yukarıda verilen risk modeli toplum genelinde yapılmış olan istatistiklerden üretilmiştir. Her kadının meme kanserine yakalanma riski yukarıda verilenlerden daha aşağıda yada yukarıda olabillir. Bu farklılaşım aile de başka kanser hastalarının olup olmaması, genetik, adet görmeye başlama yaşı gibi bilinen ve şu ana kadar henüz tespit edilememiş olan pek çok faktörden etkilenir.

Genetik:

Belirli genlerdeki değişiklikler (Mutasyonlar) bazı hücrelerin kanser hücrelerine dönüşmesine neden olabilir. Yakın zamanda yapılmış olan çalışmalar meme kanserlerinin %10 a varan bir kısmının kalıtımsal olduğunu göstermiştir. 1994 de, araştırmacılar BRCA1 (Breast Cancer Gene 1, Meme kanseri Geni 1) veya BRCA2 (Breast Cancer Gene 2, Meme Kanseri Geni 2) genlerinde mutasyon (değişim) bulunan kadınların bu mutasyonları olmayan kadınlara oranla göğüs yada yumurtalık kanserine yakalanma risklerinin daha fazla olduğunu belirlediler. Günümüzde, BRCA1 geninde mutasyon olan kadınlar toplam meme kanseri hastalarının %5 i ni oluşturmaktadırlar. Kuzeydoğu Avrupa kökenli yahudi kadınlarda BRCA1 geni mutasyonu görülmesi riski daha fazladır.

HER2 (human epidermal growth factor receptor 2, İnsan epidermal büyüme faktörü algılayıcısı 2) bir başka gendir, hücrelerin yüzeyinde bulunur ve hücre büyümesinin kontrol edilmesinde anahtar bir rol oynar. HER2 geninin değiştirilmesi durumunda, fazladan HER2 algılayıcıları üretilebilinilir. HER2 nin böyle fazladan bulunması hücre büyümesinin ve çoğalmasının artmasına sebep olur, ve genellikle daha saldırgan tümör hücrelerine yol açar. HER2 proteininin fazla bulunması durumu meme kanseri hastalarının %25 ila 30 unu etkilemektedir. Birleşik devletler besin ve ilaç idaresi (U.S. Food and Drug Administration, FDA) yakın bir geçmişte Herceptin adlı ilacı HER2 anomalisi gösteren meme kanseri hastalarının bir kısmında kullanılmak üzere onayladı.

p53 genindeki mutasyonlarda kadınların meme kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Yakın zamanda yapılan erken aşamadaki meme kanseri hastası kadınlara yönelik çalışmalar, p53 geni mutasyona uğramış olan kadınların bu mutasyonu göstermeyenlere oranla tedaviye daha az cevap verme eğilimini ortaya koymuştur.

Kişisel tarihçe:

Bir göğsünde daha önceden meme kanseri olan kadınların diğer göğüslerinde meme kanseri oluşma olasılığı hiç meme kanseri olmamış kadınlardan üç yada dört kat daha fazladır.

Aile tarihçesi:

Arasında kan bağı bulunan akrabalarından biri (anne yada baba tarafında) meme kanseri olmuş kadınlar meme kanseri için daha fazla risk taşırlar. Annesi, kardeşi, kızı gibi birinci derece akrabalardan biri kanser olmuş kadınlarda risk ikiye katlanabilir.

Biopsi sonucu habis (kötü huylu) olmayan oluşumlar tespit edilmesi:

Daha önce yapılan biopsilerinde habis olmayan oluşumlar tespit edilmiş kadınların meme kanserine yakalanma riski biraz daha fazla olabilir, çünkü bu oluşumların ortak karakteri göğüs hücresi sayısındaki keskin artıştır.

Adet görmeye başlama yaşı:

Adet görmeye erken yaşlarda başlayan kadınlarla (12 yaşından önce) menepoza 50 yaşından sonra giren kadınların meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır.

Gecikmiş doğum:

İlk çocuklarına 30 yaşından sonra sahip olan yada hiç çocuk sahibi olmamış kadınların meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır.

Alkol:

Pek çok sağlık kuruluşu günlük alkol kullanımının meme kanseri riskini arttırdığı konusunda görüş birliğindedir. Yakın zamanda meme kanseri ve alkol kullanımı konusunda yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre günde iki ila beş kadeh alkollü içki tüketen kadınların meme kanserine yakalanma riskleri alkol tüketmeyen kadınlardan %41 daha fazladır.

Sigara:

Sigara içmek kadınların pek çok meme kanseride dahil olmak üzere pek çok kanser türüne yakalanma riskini arttırır.

Yemek alışkanlıkları:

Yağ oranı yüksek yemeklerin yendiği bölgelerde (Birleşik Devletler gibi) meme kanseri oranları yağ oranı düşük yemeklerin yendiği bölgelerden (Japonya gibi) daha fazladır. Ancak, yemek alışkanlıkları ile meme kanseri riski arasındaki ilişki aslında daha karmaşıktır ve daha çok hangi tipte yağların tüketildiği ile ilgilidir. Zeytin yağı gibi tekdoymamış yağlar (Monounsaturated fats) genellikle daha düşük meme kanseri riski ile ilintili olarak kabul edilirken, mısır yağı ve margarin gibi çoklu doymamış yağlar ile etlerde bulunan doymuş yağların çok kullanıldığı diyetlerin daha yüksek meme kanseri riski ile bağlantılı olduğu kabul edilmektedir.

Kilo:

Kilo ile meme kanseri riski arasındaki ilişki halen tartışmaya açıktır. Yakın zamanda yapılmış olan yeni bir kaç çalışma göstermiştirki, aşırı kilolu kadınlardan bu kiloyu yetişkin olduğu dönemlerde kazananlar meme kanseri için daha yüksek risk taşırken, çocukluğundan beri çok kilolu olan kadınlarda önemli bir risk artışı gözlenmemiştir. Ayrıca, hormon değişim tedavisi gören fazla kilolu kadınların meme kanserine yakalanma riskleri de daha fazladır.

Önceki radyoterapiler:

Çocukluklarında göğüsleri radyoterapiden etkilenmiş kadınların, meme kanserine yakalanma riskleri daha fazladır, özellikle radyasyon Hodgkin hastalığının tedavisi için kullanılmışsa. Genel olarak, her ne kadar erken yaşta radyasyondan etkilenilirse, meme kanserine yakalanma riskide o kadar artar.

Hormon değişim tedavisi (Hormone replacement therapy, HRT):

Yapılan çalışmaların sonuçları arasında tutarsızlık olmasına rağmen, Estrojen değişim tedavisinin (Hormon değişim tedavisinin yalnız estrojen ile yapılan hali) tek başına meme kanseri riskini dikkate değer bir miktarda yükselmediğine dair bir görüş birliği oluştuğu gözlenmektedir. Bu özellikle beş yıldan daha az bir süre için günde 0.625 mg dan daha az estrojen alan kadınlar için doğru gibi görünmektedir. Beş yıldan daha uzun süreli hormon değişim tedavileri kadınların meme kanseri riskini yükseltmektedir, ancak bu risk artışının ne kadar olduğu hala belirsizdir. Uzun dönemli homon değişim tedavisi kalp hastalıklarının ve östroporosisin önüne geçmesi gibi kanıtlanmış yararları ile meme kanseri riskinin artması olasılığı arasında bir tercih yapılmasının gerektirir. Hormon değişim tedavisi almak isteyen kadınların, bu tedavinin yarar ve risklerini doktorları ile tartışmaları önerilir.

Meme Kanserinde Erken Tanı

Meme kanserinin en yaygın belirtisi ağrısız bir kitlelenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların %10 kadarı, kitle olmaksızın ağrı hissetmektedir. Meme kanserinin daha seyrek gürülen belirtileri arasında, göğüste oluşan geçici olmayan değişimler, (örneğin kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş yada bozulmalar, ve anlık akıntılar, aşınma, göğüs ucunun hassaslaşması yada içe dönmesi de dahil olmak üzere göğüs ucu belirtileri). Tedavisi en kolay olan erken aşamadaki meme kanseri tipik olarak hiç bir belirti göstermezler. Bu nedenle, kadınların meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamaları çok önemlidir.

Meme kanserine erken aşamada tanı konması, tedavi seçeneklerinin sayısını, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını önemli oranda arttırır. Erken tanı için temelde önerilen biri birini tamamlayıcı üç yöntem vardır;

  • Kişisel (Kendi kendine yapılan) göğüs kontrolleri

  • Klinik (Doktor tarafından yapılan) göğüs kontrolleri

  • Mamogramlar

Normal de doktorlar 20 yaşından sonra her ay kişisel göğüs kontrollerinin yapılmasını, kırk yaşından sonrada yılda bir kez olmak üzere klinik göğüs kontrollerini ve mamografiyi önermektedirler. Ancak daha sonraki mamogramlarınıza referans olması için otuzlu yaşlarınızda en azından bir mamogram çektirerek saklamanız önerilir. Burada verilen başlama yaşları, toplumun geneli için önerilmektedir, eğer yüksek risk grubunda olduğunuzu düşünüyorsanız kontrol programınızı doktorunuz ile konuşmalısınız. Kanserlerin küçük bir bölümü mamografi tarafından tanımlayamayacağı için, mamografiyi klinik göğüs kontrollerine alternatif olarak görmek yanlıştır.

meme kanseriEğer bu testlerden birinde normal olmayan bir belirtiye rastlanırsa, durumu açıklığa kavuşturmak için belirleyici testler yapılacaktır. Unutmayın ki, göğüs kontrollerinde bulunan kitlelerin büyük bir kısmı kanser olmayan gelişimlerdir.

Kontroller sonrası şüphelerin giderilemediği durumlarda, kesin tanının konması amacıyla biyopsi yapılır. Kitlenin büyüklüğüne, yerine, doktorun yada hastanın tercihine bağlı olarak biyopsi lokal anestezi altında iğnelerle yapılabileceği gibi, ameliyatla kitlenin çıkarılmasıyla da yapılabilir.

Kendi Kendine Meme Muayenesi

Dikkat: Kendi kendine meme muayenesi usulüne uygun uygulanmadığında meme(leri)nizde bir sorun varmış izlenimi edinmenize ve böylece gereksiz yere kaygı duymanıza neden olabilir. Bu nedenle aşağıdaki açıklamaları dikkatlice okuduktan ve anlatılan muayene usulünü iyice kavradığınıza emin olduktan sonra muayeneye başlamanız önerilir. Gerekli durumlarda ve özellikle de muayeneniz sırasında normal dışı olduğunu düşündüğünüz bir bulguya rastladığınızda doktorunuza mutlaka danışmalısınız.

Bu muayene önemlidir...
Her bilinçli kadın kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenmeli ve bu muayeneyi düzenli olarak yapmayı alışkanlık haline getirmelidir. Memedeki kitlelerin %80'i, bu kitleler iyi huylu olsun, kötü huylu olsun, kadınların kendisi tarafından ya tesadüfen, ya da kendi kendine meme muayenesinde keşfedilmektedir. Tesadüfen keşfedilen kitleler genellikle çok büyük kitleler olmakta, aksine, usulüne uygun olarak yapılan bir kendi kendine meme muayenesinde daha ufak çaptaki kitleleri ve ek olarak meme kanserine işaret edebilecek bazı bulguları keşfetme imkanı doğmaktadır.

Erken tanı daha etkili tedavi ve çoğu durumda tam şifa anlamına gelir. Yıllık olağan muayenelerinizde doktorunuzun yaptığı meme muayenesi ve belli bir yaştan sonra muayeneye ek olarak yapılan mamografi / meme ultrasonografisi meme kanseri erken tanısının doktorunuza düşen kısmıdır. Siz ise Kendi Kendine Meme Muayenesi usulünü kavrayarak aylık olarak uyguladığınızda, ender görülen ancak erken tanındığında tedavi şansı yüksek olan bu kanser türüyle başa çıkmak için size düşen görevi yerine getirmiş olacaksınız.

Kendi kendine meme muayenesi ne zaman yapılmalıdır?

Kendi kendine meme muayenesi ideal olarak adet döngüsünün 5.-7. günleri arasında, ayda bir kez yapılmalıdır.

Adet kanamasının başlamasıyla birlikte kanda östrojen ve progesteron hormonlarının etkinlikleri nispeten azalır ve meme dokusunu incelemek kolaylaşır. Yukarıda belirtilen günler dışında ve özellikle de adet kanamasına yakın yapılan meme muayenelerinde bu hormonların etkisiyle memeler dolgun ve bastırmakla ağrılı olurlar. Bu da kendi kendine muayenenin etkinliğini önemli derecede azaltır.

Menopoz döneminde olan ve adet görmeyen kadınlar ise her ayın kendi belirledikleri bir gününde bu muayeneyi yapabilirler. Menopoz döneminde kullandıkları hormon ilaçları nedeniyle düzenli olarak adet görmeye devam eden kadınlar da yine bu muayeneyi adet döngüsünün 5.-7. günleri arasında yapmalıdırlar.

Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılmalıdır?

Kendi kendine meme muayenesinin üç ayrı aşaması vardır

  • Gözle değerlendirme,

  • Yatar pozisyonda elle değerlendirme,

  • Ayakta elle değerlendirme.

Her bir aşama meme dokusu hakkında çok değerli bilgiler verir ve mutlaka uygulanmalıdır.

  • Memelerin gözle değerlendirilmesi

Kendi kendine meme muayenesinin ilk basamağı memelerin gözle değerlendirilmesidir. İyi aydınlatılmış bir odada üstünüzü çıkarıp ayna karşısına geçerek meme muayenenize başlayın:

Şekil 1: Kendi kendine meme muayenesinde memelerin eller kalçalardayken gözlemlenmesimeme muayenesi

Elleriniz kalçalarınızdayken (yukarıdaki resim), avuçlarınızı önde sıkarken, kollarınız yanlarda serbest sallanır durumdayken, elleriniz havadayken (aşağıdaki resim) ve vücut öne serbestçe eğilmiş durumdayken, toplam beş ayrı pozisyonda her iki memenizi aynada iyice inceleyin.

Şekil 2: Kendi kendine meme muayenesinde memelerin eller havadayken gözlemlenmesielle meme muyenesi

Bu incelemenin toplam beş ayrı pozisyonda yapılmasının amacı meme dokusunun arkasında kalan kasların çeşitli pozisyonlarda farklı şekilde kasılmasının ve böylece meme dokusundaki muhtemel habis oluşumların gözle görülebilir hale gelmesinin sağlanmasıdır. Memedeki habis kitleler çoğu durumda memeye sabit bir duruş kazandıran Cooper bağlarının ve meme arkasındaki kasların işlevlerini bozar ve bu durum memeye çeşitli pozisyonlar verilerek belirgin hale getirilebilir.

Nelere dikkat etmelisiniz?

Gözle değerlendirmede memelerinizde belirgin şişlik, meme cildinde içe doğru çekilme alanları, renk değişiklikleri, kızarıklık, yüzeysel damarlarda önceden varolmayan bir belirginleşme hali, ciltte "portakal kabuğu" manzarası (cilt yüzeyinde lenf kanalı tıkanıklıklarına bağlı olarak portakal kabuğu görünümünü andıran değişiklikler) gibi bulgular arayın. Özellikle bir pozisyondan diğerine geçişte bazı değişiklikler belirginleşebilir.

Aynada memelerinizden birinin diğerine göre daha farklı bir boyutta olduğunu fark ederseniz endişeye kapılmayın. Başka bir bulgunun yokluğunda bu, yapısal normal bir durum olarak kabul edilir.

Meme ucunun içe doğru çekilmesi, tümüyle içe gömülmesi, meme başında şekil ve renk değişiklikleri aramanız gereken diğer bulgulardır. Meme uçlarınız önceden beri içe dönükse bu yapısal bir durumdur, önemli olan böyle bir değişikliğin yeni ortaya çıkmış olup olmamasıdır. Bir pozisyondan diğerine geçişte içe gömülen veya dışarı taşan meme başı normal dışı bir durumun habercisi olabilir.

Yukarıdaki görsel değişikliklerin varlığı memelerinizde normal dışı bir durumun varlığını göstermemekle beraber, doktora başvurulmasını gerektiren durumlardır.

Meme uçları sıkılmalı mı?

Kendi kendine yapılan meme muayenesinde meme uçlarının sıkılarak buradan sıvı gelip gelmediğinin araştırılmasının gerekli olup olmadığı henüz tartışmalıdır.

Genel görüş, doktor tarafından yıllık gerçekleştirilen olağan meme muayenesinde meme uçlarının sıkılarak sıvı akışı olup olmadığının araştırılmasının ve kadının meme uçlarından kendiliğinden gelen sıvı akışını doktoruna haber vermesinin yeterli olduğu yönündedir. Bu konuda doktorunuzun önerilerine uymalısınız.

Memelerin gözle değerlendirilmesi sonrasında sıra elle değerlendirmeye gelir. Bu aşamada öncelikle hem yatar pozisyonda hem de ayaktayken uygulayacağınız elle değerlendirmede kullanacağınız muayene usulleri konusunda bilgi sahibi olmalısınız.

Elle değerlendirme usulleri

Elle değerlendirmede meme dokusunda normalde varolan meme dokusu ile olmaması gereken bir dokunun ayrımı önemlidir. Elle değerlendirmede meme dokusu asla baş ve işaret parmağı arasında sıkılmamalı, elin baş ve serçe parmakları dışında kalan üç parmağı meme dokusu üzerine yerleştirilerek tarama parmakların hassas olan iç yüzeyleriyle dokuyu hissederek yapılmalıdır (şekil 3).

Şekil 3: Elle muayenede elin üç parmağının iç yüzeyleri kullanılarak tarama yapılır. ?ekilde yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarama usulü gözlenmektedir. meme

Meme dokusunun tümüyle taranması, memenin koltukaltından göğüs kemiğine, köprücük kemiğinden memenin alt sınırına kadar tüm alanların dikkatlice hissedilerek taranması demektir. Bu amaca yönelik olarak aşağıdaki şekilde gördüğünüz gibi parmak uçlarınızı meme üzerinden kaldırmadan memenin tamamını ya daireler çizerek, ya yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarayarak ya da merkezden dışa tarayarak değerlendirebilirsiniz. Çoğu kadına yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı tarama daha kolay gelir. Siz de deneyerek kendiniz hangi yöntemin daha kolay geldiğini bulabilirsiniz.

Muayeneyi yaparken parmaklarınızı yalnızca cilt üzerinde kaydırmanız bulgu vermez. Her memede her taramayı toplam üç kez hafif, orta ve şiddetlice bastırarak tekrarlayın.

Şekil 4: Elle muayenede meme dokusu yukarıda görülen şekillerde taranabilir. Kendinize hangi usul daha rahat geliyorsa onu benimseyin. mememuayenesi

Karmaşık gibi gelse de usulüne uygun yaptığınız iki-üç muayene sonunda ellerinizin otomatikleştiğini göreceksiniz.

Şekil 5: Yandaki şekilde elle muayenede memenin yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı taranması gösterilmiştir.meme

Elinize gelenlerin anlamı nedir?

Meme dokunuzu baş parmak ve işaret parmaklarınız arasında sıkıştırarak incelemeyi denediğinizde elinize büyükçe kitleler gelecektir. Bu "kitleler" normal meme dokunuzdur. Kendi kendine meme muayenesinde amaç bu kitleler arasında yer alan normal dışı tümöral yapıların saptanmasıdır. Meme muayenesini yukarıda anlatıldığı şekilde yaptığınızda normal meme dokusu arasındaki muhtemel normal dışı kitleleri saptama şansınız yüksektir.

Bu ön bilgiler sonrasında artık elle muayeneye geçebilirsiniz

  • Memelerin yatar pozisyonda elle değerlendirilmesi

Memelerinizi yatar pozisyonda elle değerlendirmek için sırtüstü yatın. Sağ omzunuzun altına bir yastık veya katlanmış bir havlu yerleştirdikten sonra sağ elinizi başınızın altına koyun. Bu aşamada meme dokunuz bir yana doğru kaymamalı ortada durmalıdır.

Şekil 6: Yatar pozisyonda elle muayenede sağ memenin değerlendirilmesimuayene

Daha sonra sol el parmaklarınızla memenizi yukarıda anlatıldığı şekilde tümüyle tarayın.

Sağ memenizin değerlendirmesini tamamladıktan sonra şimdi de aynı işlemleri sol memenizde gerçekleştirin.

Yatar pozisyonda elle muayenede kayganlığı artırmak için pudra kullanmanız faydalı olabilir.

  • Memelerin ayakta elle değerlendirilmesi

Bu muayene ideal olarak duş altındayken sabunlu elle yapılır. Zira suyun ve sabunun etkisiyle meme dokusundaki muhtemel kitleler çok daha kolay ulaşılır hale gelirler.

Şekil 7: Memelerin ayakta elle değerlendirilmesimememuayene

Ayakta muayenede şekilde görüldüğü gibi önce sağ elinizi ensenize yerleştirin ve yatar pozisyonda elle değerlendirmede yaptığınız işlemleri önce sağ memeniz için sonra da sol memeniz için tekrarlayın.

Ayakta yapılan muayene özellikle üst dış kadrandaki kitlelerin daha iyi fark edilmesini sağlar. Meme kanserlerinin %60-70'i meme dokusunun en yoğun olduğu bu bölgede görülür.

Hangi durumlarda doktorunuza haber vermelisiniz?

Öncelikle unutmamanız gereken şudur: Memede ele gelen bir kitlenin habis olma olasılığı düşüktür. Ancak her kitle mutlaka doktor tarafından ileri incelemelerle değerlendirilmesi gerekir.

Gözleme aşamasında bir sorun olduğunu düşündüğünüzde, sıkmayla sıvı geldiğinde ve/veya elinize kitle geldiğini fark ettiğinizde gecikmeden doktora başvurmalısınız.

Tekrarlamakta fayda var

Memedeki kitlelerin %80'i kadın tarafından yapılan bu aylık muayenede saptanır.

Mamografi (meme filmi)

Mamografi göğsün dataylı görüntüsünün düşük dozajlı özel bir x ışını (Röntgen Işını) yardımı ile çıkarılmasıdır. Mamografide düşük dozajlı x ışını, yüksek kontrastlı ve yüksek yoğunluklu filmler ve özel olarak dizayn edilmiş röntgen cihazları kullanılır. Meme kanseri tedavisinin başarıya ulaşmasında erken teşhis çok önemlidir. Mamografi erken meme kanseri teşhisinde önemli bir rol oynar. Birleşik Devletler Gıda ve İlaç İdaresi (US Food and Drug Administration) 50 yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ila %90’ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceğini tahmin etmektedir. Mamografinin yararları, potansiyel riskleri ve verdiği rahatsızlıktan çok daha fazladır.

Mamografi göğüs içerisinde ki değişiklikleri kadının kendisi yada doktoru tarafından hissedilemeyecek haldeyken bile görüntüleyebilir. Kitlenin bulunmasının sonrasında, mamografi bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılabilir. Biopsi, kuşkulu dokunun alınarak labratuvar şartları altında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Bir anormalliğin bulunması durumunda, özel bir mamografi türü (Stereotactic Mammography) eşliğinde yada ultrasound yardımı ile yapılan biopsi teşhisinin doğrulanması amacı ile kullanılabilinir.

Mamografinin Çeşitleri

Kontrol ve tanı amaçlı olmak üzere mamografiler ikiye ayrılabilir.

  • Kontrol amaçlı mamografi, hiç bir şikayeti olmayan kadınlarda olası meme kanserlerini erken aşamada teşhis etmek için kullanılır. Kontrol amaçlı mamografi düzenli olarak yapıldığında erken tanı olasığını arttırarak tedavinin başarıya ulaşma şansını önemli bir ölçüde arttırır. 40 yaşını aşkın her kadının yılda bir kez kontrol amaçlı mamografi yaptırması önerilmektedir. Göreceli olarak daha yüksek risk taşıdığı var sayılan kadınlar doktor önerisi ile daha erken yaşlarada bu uygulamaya başlayabilirler.

  • Tanı amaçlı mamografi kitle bulunması yada göğüs akıntısı gibi göğsü ile ilgili şikayeti olan kadınlar ile kontrol amaçlı mamografisinde normal olmayan oluşumlar bulunan kadınlar için uygulanan bir yöntemdir. Tanı amaçlı mamografi daha detaylı bir işlemdir ve bu nedenle kontrol amaçlı mamografiden daha uzun zaman alır. Tanı amaçlı mamografi kuşkulu dokunun tam yerini, boyutunu belirlemek ve çevre dokuyla lenf bezlerini görüntülemek amacı ile yapılır. Tanı amaçlı bir mamografide göğüs kontrol amaçlı mamografide olduğundan daha fazla açıdan görüntülenir. Bu nedenlede tanı amaçlı mamografi kontrol amaçlı mamografiden daha pahalıdır. Daha önceden meme kanseri geçirmiş kadınlar ve göğüslerinde protez bulunan (Slikon vb.) kadınlar tanı mamografisi yaptırırken daha fazla açıdan görüntülenmelidirler.

Mamografi Nasıl Yapılır?

Mamografi çekilirken, uzman hastayı gerekli konuma getirerek her bir göğsü ayrı ayrı görüntüler. Her göğsün çekiminde, göğüs fotgrafik bir filmin üstüne dikkatlice konumlandırılır ve nazikçe iki levha arasında bastırılır. Bu levhalar genellikle şeffaf cam elyafından yada başka şeffaf plastiklerden yapılmışlardır. Bu sıkıştırma göğsün düzleşmesine neden olur, bu da en fazla dokunun görüntülenmesini ve incelenmesini olası kılar.

Bazı mamografi merkezlerinde, uzmalar mamografi öncesi göğüs derisi üzerine yapışkan yer belirleyiciler koyabilirler. Bu işaretlemenin amacı, yaralar gibi kanser ile ilişiği olmayan ancak yanlış değerlendirmelere yol verebilecek oluşumları belirlemek olabileceği gibi, mamografi yapılmasına neden olan bulunmuş kitle gibi potansiyel alanları işaretlemek te olabilir. Bazı mamografi merkezlerinde, herzaman göğüs ucuna konan bir işaretleyici konulur ve radyolojistler bu işaretleyiciyi bulgularının yerlerini belirlemek amacı ile kullanırlar.

Mamogram çekilirken, bir x ışını kaynağı çalıştırılır ve oluşan x ışınları sıkıştırılmış olan göğsün üzerinden geçerek, göğsün altındaki fotoğraf filmi kartuşuna ulaşırlar. Film kartuşu içinde bulunan özel bir fosfor tabakası, üzerine düşen x ışınları oranında parlar ve bu parlaklık fotoğraf filmi tarafından kaydedilir. X ışınları farklı yoğunluktaki ve tipteki dokulardan farklı oranlarda geçtiği için, göğsün iç yapısı görüntülenmiş olur. Bu iki aşamalı görüntüleme yöntemi, duyarlılığı yüksek fotoğraf filmleri ve özel x ışınları kullanılarak yapıldığı için göğsün çok detaylı görüntüsünü olası olan en az radyasyon miktarı ile üretir. Mamografi filminin işlenmesi normal fotoğraf filminin işlenmesinden pek farklı değildir. İşlenmiş mamografi filmleri radyolojistler tarafından değerlendirilirler. Radyologlar değerlendirmelerinde her iki göğsün mamografını ve yeni mamogramları eskileri ile karşılaştırırlar. Değerlendirmede radyologlar gölgelere ve göğüs dokusu yoğunluğunun dağılımına bakarlar.

Mamogram parmak izi gibidir, kadından kadına oldukça fazla farklılık gösterir aslında hiç bir mamogram diğer bir mamgrama benzemez. Bu nedenle, kontrollere giderken daha önceki kontrollerin yanlızca raporlarını değil bu kontrollerde çekilmiş mamogram filmlerininde götürülmesi büyük önem taşır. Daha önce çekilmiş mamogramlar ile yeni çekilen arasındaki küçük farklar kansere erken aşamada tanı konmasını sağlayabilir.

Göğüsler yağ, lif dokusu ve salgı bezlerinden oluşmuşlardır. İyi huylu ve kanser olan lezyonlarda dahil olmak üzre, göğüs kitleleri mamogram filmi üzerinde beyaz bölgeler olarak görünürler. Yağ mamogram filmi üzerinde siyah olarak olarak görünür. Bunun dışında ki herşey (salgı bezleri, bağ dokusu, tümörler, mikrokalsifikasyon gibi diğer önemli anormaliteler) mamogram filmi üzerinde değişik düzeyde beyaz olarak görünür.

Mamografi Yapılırken Göğsün Sıkıştırılması

mamografiMamografi çekilirken maximum oranda dokunun görüntülenebilmesi için göğsün bir miktar sıkıştırılarak yassılaştırılması gerekir. Göğsün sıkıştırılması bir miktar rahatsızlık yaratsa da, bu yanlız ca mamografinin çekilmesi için gerekli olan kısa bir süre içinde sona erecektir. Mamografi çekilirken sert bir sıkıştırılma ve basınç hissedebilirsiniz ama bu size acı verecek düzeyde olmamalıdır. Eğer acı duyarsanız, mamografi teknisyenini durumdan haberdar etmelisiniz. Göğsün mamografi çekilirken sıkıştırılmasının nedenleri arasında;

  • Göğsün sıkıştırılarak daha az miktarda dokunun üst üste gelmesini önlemek ve dolayısı ile göğsün anatomisi ve olası anormalliklerin daha iyi görüntülenebilmesini sağlamak. Örneğin, yetersiz oranda yapılan sıkıştırma mikrokalsifikasyonların kötü görüntülenmesine yol açar, mikrokalsifikasyonlar minik kalsiyum birikmeleridir ve genellik le meme kanserinin erken işaretlerindendir.

  • Normal de yanlızca gölge olarak görünecek olan bölgelerin üst üste gelerek, şüpheli bir görüntü oluşturması.

  • Daha ince bir duku incelenecek olduğu için daha az oranda x-ışınına gereksinim olması.

  • Göğsün hareket etmesine engel olarak, net olmayan görüntüler alınmasına engel olmak.

  • X-ışının kalın doku içinde dağılarak, görüntü kalitesini düşürmesine engel olmak.

Mamografi Yapılırken Alınan Görüntüler

Kontrol amaçlı mamografi yapılırken, göğüsler birer birer görüntülenir. Bu işlem sırasında;

  • Tipik olarak yukarıdan (cranial-caudal görüntü, CC)

  • ve, bir açıyla, eğimli olarak (mediolateral-oblique, MLO)

görüntü alınır.

meme mamografimamografimamografi

Tanı amaçlı yapılan mamografide de göğüsler birer birer görüntülenir. Bu işlem sırasında kontrol amaçlı mamografide alınan görüntülere ek olarak, problem ile ilintili ek görüntüler alınır. Bunlar arasında;

  • Dışarıdan içeriye doğru yandan alınan Lateromedial (LM) görüntüsü

  • Göğsün ortasından dışarıya doğru alınan Mediolateral (ML) görüntüsü

  • Büyütülerek yukarıdan alınan CC görüntüsü

  • Problem görülen alan sıkıştırılarak alınan görüntüler

vardır. Bunlara ek olarak bazen, her iki göğsün iç kısmını görüntülemek amacıyla alınan "vadi görüntüsü" alınır. Bu görüntü alınırken her iki göğüste görüntüleme yerine konur ve aralarındaki bölge ile içe bakan kısımları görüntülenir.

Bu görüntüler de normal olmayan yoğunlukta dokular saptandığında, daha detaylı görüntüleme işlemlerine baş vurulur.

Meme Biyopsisi

Meme kanseri tanısı tam tıbbi hikaye ile başlar. Doktor kitle veya kalınlaşma, şekil değişikliği, meme başı değişiklikleri ve büyümüş lenf nodları için her iki memeyi muayene eder. Her iki meme için mammogram çekilir. Mammogramda anormal bir bulgu varsa veya kitle mevcutsa kanser olup olmadığını bilmenin tek yolu vardır. Cerrah şüpheli dokunun bir kısmını veya tamamını çıkarmalıdır. Parça patologa gönderilir ve raporda kanser hücreleri olup olmadığı belirtilir.

Biopsi tekniği:Biopsi iğne ile veya cerrahi ile tümörün bir parçasının veya hepsinin alınması ile yapılabilir.

  • İğne biopsisi:

    Cerrahın ofisinde yapılabilir. İki çeşittir:

    • İnce iğne aspirasyon biopsisi:
      İnce iğne ile enjektöre birkaç adet hücre ve/veya bir miktar sıvı kitleden aspire edilir.

    • Core biopsi: Daha büyük iğne ile kitleden küçük bir parça veya mammogramda anormal görüntünün olduğu meme dokusunun bir kısmının alınmasıdır.


    Her iki tip biopside alınan parça analiz için patoloji laboratuarına gönderilir.

    İnce iğne aspirasyon biopsisi ile kitlenin kist yada solid büyüme (tümör) olup olmadığı görülür. Eğer aspirasyonda kitle kayboluyor ise kisttir.

  • Cerrahi biopsi:

    Cerrahi biopsiler genelde hastanede tek gece kalma anlamına gelir. Son zamanlarda hastaneye yatmadan da biopsiler yapılmaktadır.

    İki tip cerrahi biopsi mevcuttur:

    • İnsizyonel biopsi: kitlenin bir kısmı çıkarılır

    • Eksizyonel biopsi: kitlenin hepsi çıkarılır


    Eğer kitle kanser ise ve etrafındaki normal doku ile beraber çıkarıldı ise işlem lumpektomi adını alır.

    Eğer kitle veya şüpheli alan çok küçük ise radyolojist özel tel ile lokalize edebilir. Cerrah bu tel ile işaretli kitleye teli rehber kullanarak ulaşır.

Biopsi Sonrası Cerrahi: Tek Basamak veya İki Basamak

Biopsi sonrası da cerrahiye gerek olursa müdahale biopsiden ayrı bir zamanda yapılır. Buna iki basamak yöntemi denir. Bazen de biopsi ve cerrahi müdahale aynı seansta yapılır, bu da tek basamak yöntemidir. Tek basamak yöntemini seçmek için alternatif tüm tedavi yöntemleri bilinmelidir.

  • Tek basamak yöntemi:
    Çok ender olarak yapılır ve genelde önerilmez

    • Genel anestezi altında yapılır, bu yüzden operasyon esnasında uyanık olamazsınız

    • Patolog frozen section (acil ) analizi yapar

    • Eğer sonuç benign ise daha fazla tedavi gerekmez ve eve gidebilirsiniz

    • Eğer kanser mevcut ise daha önceden doktorunuzla görüştüğünüz ameliyat uygulanır

    Avantajı:

    • Biopsi sonucu için birkaç gün beklemenize gerek yoktur

    • Biopsi raporu pozitif ise ileri cerrahi için tekrar hastaneye gelmenize gerek yoktur

    Dezavantajları:

    • Tedavi yaklaşımları ve biopsi ile ilgili ikinci bilgi alinamaz

    • Genel anestezi gerekir

    • Frozen section, kalıcı kesit analizi kadar güvenli olmayabilir

    • Eğer tanı kanser ise kanserin yayılımı ile ilgili araştırma için zaman bırakmaz

  • İki Basamak Yöntemi:
    Biopsi poliklinik, ofis bazında yapılır. Lokal anestezi kullanılır, uyanıksınızdır. 1 ila 2 sonra eve gidebilirsiniz. Parça patolojiye gönderilir. Eğer kanser hücreleri bulunursa hastaneye geri yatarsınız.

    Avantajları:

    • Daha güvenilir tanı verir

    • Hastalığın yayılımına karar vermek için zaman verilir (evreleme)

    • Evreleme sonuçlarına göre uygun tedavi yaklaşımları önerilir

    • Sizin için en uygun tedaviyi seçmek için zaman vardır

    Dezavantajları:

    • Birkaç gün biopsi sonucunu beklemek gerekir

    • İleri cerrahi için hastaneye tekrar yatmanız gerekir

Biopsi Sonucu Sonrası:

Eğer biopsi sonucu negatif veya benign olarak gelirse kanser değilsiniz.

  • Rutin meme muayenesi için doktorunuzu görmeyi ihmal etmeyin.

  • Düzenli mammografi çektirin

  • Aylık düzenli olarak kendi meme muayenenize devam edin.